27 Mayıs ve Ali Fuat Başgil

Toplumlarda demokrasi ve hukuk fikrinin gelişmesi sadece okuyarak değil, hatta daha çok tecrübelerle mümkün oluyor.

Bu bakımdan 27 Mayıs darbesinin özel bir önemi var. Hem darbe ortamına sebebiyet veren politikacıların karşılıklı hataları… Hem darbecilerin “devrim” tutkusuyla katmerlenen hataları, hatta suçları.

Değerli gazeteci Sedat Ergin, bu konuda, kitap çapında kapsamlı bir araştırma yayınladı. 27 Mayıs – 1 Haziran arasında Hürriyet’te 6 gün yayınlandı. Okurlarıma tavsiye ediyorum. Ben de bir değerlendirme yapmak istiyorum.

MECLİS’İ AÇABİLMEK!

27 Mayıs darbesi konusunda elime kalem aldığımdan beri çok yazdım. “Kuvvetler Ayrılığı Olmayınca, Otoriter Demokrasi” adlı kitabımda 27 Mayıs darbesine sürüklenişi ayrıntılarıyla anlattım. Bugün 27 Mayıs’ın etkilerine dikkat çekmek istiyorum.

Cumhuriyet gazetesinin 25 Ekim 1961 günlü şu manşetinde, 27 Mayıs’ın bütün etkilerinin özetini görmek mümkündür:

2-001.jpg

Darbe yapılmış, idamlar infaz edilmiş, darbenin anayasası yürürlüğe girmiştir. Yürürlükteki Anayasa’nın herkesi bağlaması gerekmez mi? Fakat Komutanlar, dört parti liderine, İnönü, Gümüşpala, Bölükbaşı ve Alican’a üç şart içeren bir ‘protokol’ imzalattırmaktadır:

1. Cemal Gürsel Cumhurbaşkanı seçilecektir.

2. Kayseri cezaevinde hapis yatan Demokrat’lar affedilmeyecektir.

3. Darbecilerin emekli ettikleri subaylar orduya geri dönemeyecektir.

BAŞGİL’İN ADAYLIĞI

Anayasa Profesörü Ali Fuat Başgil, o dönemde dik duruşuyla, liderleri asılan, kendileri “kuyruk” diye aşağılanan milyonlarca Demokrat Partili vatandaşın şeref ve haysiyet simgesidir.

AP listesinden bağımsız Samsun Senatörü Başgil, Cumhurbaşkanlığına aday olacağını açıklamış, Ankara’ya gelmiştir. Darbecilerden iki general, Sıtkı Ulay Ve Fahri Özdilek onu Başbakanlığa çağırırlar. Başgil’i nasıl tehdit ettiklerini. Sıtkı Ulay “merd-i kıpti sirkatin söyler” misali, bizzat kendisi açıklamıştır. İşte, 27 Mayıs 1986 günlü Milliyet:

2.jpg

Sadece ölüm tehdidi değil… Başgil aday olursa, Meclis’i kapatacaklar, ikinci darbeyi yapacaklardı. İstanbul Sıkıyönetim Komutanı Korgn. Refik Tulga başkanlığında oluşan “Türk Silahlı Kuvvetleri Birliği” adlı cuntanın kararı buydu! Genelkurmay Başkanı Cevdet Sunay, çaresiz, parti liderlerine “Mademki partinizin başkanısınız, bir horoz gibi tavuklarınızı kanatlarınızın altında tutun” diyordu.

Başgil, Meclis’in açılabilmesi için adaylıktan çekildi, senatörlükten de istifa etti. İnönü’nün de bu defa darbeye karşı çıkmasıyla 25 Ekim 1961 günü Meclis açılabildi. Gürsel Cumhurbaşkanı seçildi, yine de 156 milletvekili Gürsel’e protesto oyu verdiler.

‘DEVRİM’ SORUNU

Meclis açılmış fakat silahlı tasallut sona ermemişti. 1961 Anayasası ile kendilerini “Tabii senatör” yaban darbecilerin tehditleri bitmedi, “Üniformalarımızı çıkardık ama tabancalarımızı bırakmadık” diye konuşmaları tarihe geçti.

27 Mayıs darbesi yargıda “temizlik” yaparak “devrimci” yargıçların hakim olduğu bir yapı kurdu ve 1961 Anayasası ile bu yargıya “bağımsızlık” verdi. Vesayet anayasalaştırıldı.

Dahası, “27 Mayıs devrimi”nin eksik kaldığını söyleyen yeni cuntalar kuruldu. Sadece Talat Aydemir değil, Doğan Avcıoğlu’nun fikrî etkisi altında oluşan cuntanın darbe teşebbüsü, 12 Mart Muhtırası ile meşru hükümet devrilmek suretiyle ancak önlenebildi.

1960’lı ve 1970’li yıllar, kısa istikrar seneleri dışında, Türkiye’nin kayıp yıllarıdır. “Devrim”in hukuktan üstün sayılması; köylü ağırlıklı toplumlarda genel olarak görülen bir tür “Baas” özentileriydi. Miadını çoktan doldurdu.

Türkiye; hukukun “devrim”den de “dava”dan da üstün olduğunu idrak ederek, kuvvetler ayrılığını, yargının bağımsız ve tarafsız olmasını, evrensel hukukun düzeyinde hak ve hürriyetleri gerçekleştirerek “muasır medeniyet”e ulaşabilir, başka yol yok.

YORUMLAR (156)
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
156 Yorum
  • Bülent Akdeğer / 04 Haziran 2024 14:52

    Danıştay ve Yargıtay daki tasfiyelerin gerekçesi nedir neden yapılmıştır bugüne kadar anlaşılamadı ve ortaya konulmadı değerli meslektaşım

    Yanıtla (0) (0)
  • H.B. / 02 Haziran 2024 20:32

    Sonuncu dahil, gelmiş geçmiş bütün darbe & teşebbüsleri M.K.Atatürk Paşamızın sebep olduğu oluşturduğu devlet kültürü ürünü. Bunu millete güvenmediği için olsa gerek subaylara miras bıraktı. Subaylar da onun bu vahim hatasını avantaşlarına olarak kullandılar.Hadi bu kesim doktirine olmuş diyelim,başka ne bekleyelim. Millet te içinden bağımsız düşünebilen ‘Paşa’mızın hatalarına parmak basan, ufku sonsuza uzanan, eğitimci, bilim-teknik & dünya-ahiretini bilen filazof gibi bir lider çıkaramadı..

    Yanıtla (3) (3)
  • karar okuru / 02 Haziran 2024 23:32

    Atatürk askerlikle siyasetin birbirinden ayrılmasını 1909'dan beri savunuyordu. İttihatçı ileri gelenlerinin Atatürk'ten haz etmemelerinin bir nedeni de oydu. Nitekim Cumhuriyet kurulduktan sonra hem milletvekili hem de paşa olan kişilerden orduyu veya siyaseti seçmeleri istendi. Ordu siyasetin dışında tutuldu. Zaten normal koşullarda yeterince güçlü bir polis ve jandarma teşkilatı mevcuttu. Ordu 2. Dünya Savaşı'na kadar sadece güneydoğudaki isyanlarda devreye girdi.

    Yanıtla (3) (1)
  • Okur / 03 Haziran 2024 00:33

    La fontaineden tarih masallarını tekrar eden papağan dolu; bilgi ve analiz kabiliyeti sıfır. Sadece bir örnek; 1927 ye kadar C.baskanı ve Başbakan bile asker kadrosundaydı, rütbe almaya devam ettiler.Tcf nin kurulma sürecine karşı taktik önlemleri prensip sananlar yetişkin çocuklardır.

    Yanıtla (1) (3)
  • H.B. / 03 Haziran 2024 10:11

    La Fontaine'i okumadım, ancak senin ezberinden çıkmamışa benziyor.
    Savaştan sonra sıcak sıcağına durumlar mazur görülebilir, ancak 1927 yılından önceki yönetim zirvesinin subay kadrosunda olduğu devlet kültürünün askeri niteliğine örnek teşkil etmiyor mu? Nasıl taktikse artık! Paşamız tek sorumlu olduğuna göre bu kültür sonraki dönemlere miras kalmış almanında benim dediğime geliyor. Not vermişsin not verelim. Bilgi var gibi, analiz şöyle-böyle, kusura bakma ama anlatım yeteneği sıfır!

    Yanıtla (2) (1)
  • karar okuru / 03 Haziran 2024 10:58

    Mustafa Kemal Kurtuluş Savaşı sırasında gerek Heyet-i Temsiliye Reisi gerekse TBMM Reisi sıfatlarını taşıdığı dönemde üniforma giymedi, bir sivil olarak çalıştı. Sakarya Savaşı'nda Meclis tarafından Başkomutan tayin edilince tekrar üniforma giydi. 1921-1927 arasında Cumhurbaşkanı zaten Mareşaldi, daha ne rütbesi alacaktı? Mareşal Çakmak dışında diğerleri terfi ettiler. 1927'de Mustafa Kemal askerliği bırakmadan diğerlerinden seçim yapmalarını isteseydi eleştiriyi hak ederdi.

    Yanıtla (2) (0)
  • H.B. / 03 Haziran 2024 18:45

    Bilgi için teşerkkürler. Ancak,bu ayrıntılar daha önce papağanca diye terslenilen argümanıma 1 yanıt teşkil etmiyor. Askeri başarılarından ötürü diğer hepsi son rütbeye terfi etsin, haklarıdır. Konu o değil, asker-sivil devlet idaresiyle subayların forsu işin başında ta o zaman monte edilmiş. Bu kesin! Sonra da bu kültür halinde diğerlerine kötü örnek olmuş,Taha beyin yazısından neler öğreniyoruz; Meydan okumalar, darbeler, darbeler. Paşamız "Deha" idi, sözde! işin nereye varacağını bilememiş!

    Yanıtla (0) (0)
  • Namık Kemal Bayraktar / 03 Haziran 2024 11:34

    Tabii ki Cumhuriyet döneminin askeri darbeleri bir vesayet anlayışının ürünüydü.Sonuçta,toplumun demokrasiye erişme hızını önemli ölçüde yavaşlattı.Tamam da,askeri ve bürokratik vesayetin artık sona erdiğini iddia eden bu günkü iktidarın,sandıktan çıkmış olma dışında yıllardır sürdürdüğü ucube sistemi,demokratik açıdan, eski vesayet döneminden sonuç olarak ne farkı var?

    Yanıtla (0) (0)
  • karar okuru / 02 Haziran 2024 15:52

    Kuvvetler ayrılığı ol deyince olacak, her derde deva bir ilaç değidir. İyi işleyebilmesi bazı koşullara bağlıdır. Yazar'a ödev: Kuvvetler ayrılığının lafta kalmaması için gereken şartlar nelerdir? Şartları listeleyin ve her birini gerekçelendirin.

    Yanıtla (0) (3)
  • karar okuru / 03 Haziran 2024 00:32

    Test çocukları açık uçlu soruları görünce dislike vermişler!

    Yanıtla (1) (1)
  • Sol kemalist / 02 Haziran 2024 18:53

    Bize Atatürk,Erdoğan gibi liderler lazım; kuvvetler ayrılığı da olamaz, kara ,hava, deniz kuvvetleri birdir

    Yanıtla (3) (8)
  • Cut / 02 Haziran 2024 22:47

    Bu Ataturkculer de dile gelmis. Herhalde birseye hazurlik yapiyorlar..Ilk cumleleri iyi de ya sonra..Mesela Uygurlarla Dil birligine var misiniz. Onlarin dilini esas alacagiz. Arap Harfleri olsa da olur olmasa da.Yer mi Ataturkcu

    Yanıtla (0) (4)
  • Tyson / 02 Haziran 2024 22:16

    Türkiye ve muasır medeniyetler seviyesi... Birbirine ne kadar da yabancı iki kelime...

    Yanıtla (1) (2)
  • Atatürkçü Düşünce Derneği / 02 Haziran 2024 17:07

    Atatürk: " Kuvvetler ayrılığı irticadır " , " İnkılapla, ihtilalle", " Devrimin kanunu mevcut kanunların üzerindedir"

    Yanıtla (3) (17)
  • Cut / 02 Haziran 2024 22:00

    Vayy be Ataturkcu Dusunce Dernegi..Daha baska nede anlaşabiliriz acaba..Irtucadır evet ama Mesrutiyete karsi...Akabinde su bu. Meclis Secim..Kimin Meclisi ne Seçimi..Dimocray efenm.Ataturkcu isen dusmanini iyi seç..l

    Yanıtla (0) (3)
  • Mecit Albayrak / 02 Haziran 2024 21:23

    Sayın Akyol; yazınızın sonunda; "muasır medeniyet"e ulaşmayı vurguluyorsunuz. Akp iktidarının devlet kurumlarına 22 senede yerleştirdiği görevinde etkili- etkisiz kişilerle ne derece! mümkün mü?

    Yanıtla (0) (0)
  • İdo / 02 Haziran 2024 18:50

    Reis bugünkü açıklaması ,
    Hamas aynı zamanda Anadolu'yu da savunuyor dedi , bu çoktan belli de,
    Siz niye yıllardır İsrail'e ve özelikle 8 aydır yardım ediyorsunuz .
    Onu açıklayın.

    Yanıtla (2) (0)
  • H.B. / 02 Haziran 2024 20:59

    O düşüncenin arkasında Netanyahudinin G.Doğu Anadolu topraklarında da kutsal mekanlar olarak gözü olması veya zannı vardır herhalde. Bu topraklar müslümanlara bırakılamayacak kadar kutsaldır ittifakıyla ABD ve AB'nin desteği malum. Taşeron kullanım süreleri olgunluğa ulaştığını düşündükleri andan itibaren bahaneler yaratarak harekete geçerler. Bizimkiler yangın ülkede yangın söndürmeğe koşturula dursunlar...

    Yanıtla (1) (1)
  • Korkuyorum / 02 Haziran 2024 20:34

    Demek ki iktidar partisi kadar muhalefetin de Demokrasi için sorumluluğu var.20 yıldır yenilmeye doyamamis Kılıçdaroğlu aday gösterirlerse genel başkanlık yarısına katılırım diyor. Yenilen pehlivan güreşe doğmaz. Muhalefet ayakları yere basan proje ile halkın önüne çıkmazsa aynı tas ile yıkanmaya devam edeceğiz. Ülke kaybediyor muhalefet belediyeleri köpekler için hangi projeyi benimsiyor? Yok.Buradan iktidar çıkar mı? Yaşayacağız göreceğiz

    Yanıtla (0) (0)
  • The end / 02 Haziran 2024 19:48

    Erdoğan yine başlamış. Enflasyonu indirceeeez demeye. Adama sorarlar çıkarken nerdeydin.sen enf dusuremezsin. Milletin gözünden düşersin. Düştün bile. Bu millet inşallah onlardan, masallahcilardan çok çekti.hele bı de bismillah diyip haram helal bilmeyenler den.

    Yanıtla (3) (1)
  • Arşiv kaynaklarını ve belgelerini nereye şey ede / 02 Haziran 2024 19:26

    Buradaki yorumları okuyunca insan hayretler içerisinde kalıyor ; üstü kapalı olarak ABD’nin Türkiye’deki darbelerde rolü olmadığını iddia eden tipitipler var. Bu Amerikan Muhibbilerinin yazdıklarına karşı Philip Agee gibi 11 yıl CIA’da çalışmış ve pişman olup CIA’i deşifre etmiş kaynağımızı içimizdeki Amerika sevdalılarının gözüne sokmak gerekiyor sanırım. Türkiye’deki darbelerde CIA’nin rolünü 1988’de Hürriyet gazetesi de manşetten vermişti…

    Yanıtla (0) (0)
  • Kaya / 02 Haziran 2024 19:15

    Demokrasi ve hukukun olmadığı ülkelerde bir zaman için başarılı ekonomik mucizeler yaratabilir. Ancak; Bedelini halkın mutsuzlukla ödediği bir rejimin sonu hüsran olur. Tarih böyle diyor.

    Yanıtla (0) (0)
  • Objektif Analiz / 02 Haziran 2024 19:09

    Türkiye Cumhuriyetini yönetenlerin ve yönetmeye aday olanların izlemesi gereken yolu; bilgeliğinize yakışır bir şekilde son paragrafta özetlemişsiniz. Sizin de belirttiğiniz gibi bu yoldan başka yol yoktur. Başka yollar aranırsa geriye gideriz.

    Yanıtla (1) (0)
  • Millici / 02 Haziran 2024 19:00

    Ulu önderün askerüyüz, demokrasi istemezük, kuvvetler ayrlığı istemezük, özgürlük istemezük, tek parti isterük,kuvvetler birliği isterük, pozitivizm isterük,batılılar gibi eğlence ve tüketim isterük ama onlar gibi rejim istemezük

    Yanıtla (2) (6)
  • Yoksul / 02 Haziran 2024 17:06

    Çok değerli Taha Akyol abi tamam geçmişi bilmek lazım ama fazla da takılmamak gerekmez mi. İsmail Hakkı Atom, Kutsal Savaş, Kutsal İsyan Destanı, Atatürk der ki herşey mazide kaldı ileriye bakalım. Rahmetli Demirel de dünün güneşi ile bugünün çamaşırı kurutulmaz demiş. Bizim şimdi halimiz ne olacak. Hiçbir şey fayda etmiyor. Adam illaki yapacağım yeni anayasa diyor.

    Yanıtla (1) (1)
  • E.Ogretmen / 02 Haziran 2024 14:36

    " Darbe ortamına sebebiyet veren poliikacıların karşılıklı yanlışlsrı... " Bu tesbite katılmak mümkün değil. Yanlış anlaşılabilit. Gerekçe ne olursa olsun 27 Mayıs meşrulaştırılamaz... Bir başbakan ve üç bakan idam edilemez. Kendilerine Cenab-ı Hakk'tan rahmet ve mağfiret niyaz ediyorum. Bu ifadenin düzeltilmesi lazım, diye düşünüyorum.

    Yanıtla (4) (3)
  • Birisi / 02 Haziran 2024 16:50

    Peki, darbenin sebepleri nedir ? Bari söyleyin de, biz faniler cahillikten kurtulalım. Politikacılar değil de, yoksa biz mi sebep olmuştuk, daha doğmadan önce !

    Yanıtla (4) (5)
  • Siyaset Bilimci / 02 Haziran 2024 16:15

    Doğru soylüyorsunuz.Siyaset bilimi dalında doçent doktorum mesela ama hiv-aids potansiyeli dunyada en yüksek ülkelerden biri olan,iç savaşta soykırım yapan Ruandalılarla turizm anlaşması imzalayıp 66 uçakla ruandaliları getirenleri anlaşmayı onaylayacak milletvekillerini demokrasi ile yani önceden izin almaksızın TBMM'nin önünde 250bin kişi anayasal hakkımızı toplanarak protesto etmeliyiz.Tabi ne mümkün artık ülkede demokratik gosteri yapabilmek?Hemen polis şiddetiyle gösteriyi engellerler

    Yanıtla (4) (1)
  • Adem / 02 Haziran 2024 16:10

    27 Mayıs ,Alev Coşkun,Taha Akyol, Sulhi Dönmezer,Deniz Baykal, Bülent Ecevit, Kasım Gülek............?

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 02 Haziran 2024 15:47

    1925 den beri siyasi gücü ele geçirmek için her yol mübah geleneği kalıcılastı ; askerler, siyasetçiler hatta düzeni değiştircez diyenler bile zamanla bu otokrasi geleneğini benimsedi.Yüzyıldır dejavu yaşanıyor.Kurucu değeri otokrasi olan ülkeler düzelmez; Fransadaki 5.Cumhuriyet, 1978 de İspanya ve 1990 larda Doğu avrupa ülkeleri gibi yeni düzenlere geçmek tek çözüm

    Yanıtla (2) (2)
  • Yoksul / 02 Haziran 2024 15:43

    Kardeşim adamın konuşmasından özet olarak ülkeyi yönetmesini kendisine, Allah'ın bahşettiğini söylüyor.

    Yanıtla (0) (0)
  • Yoksul / 02 Haziran 2024 15:32

    Bizim adam şimdi güzel güzel konuşuyor. 85 milyon bir ve beraberiz. Peki kardeşim hadi 5 milyon diyelim bu insanlar ne olacak hiç değinmiyor. Başımız büyük belada.

    Yanıtla (1) (1)
  • Metin Coşkun / 02 Haziran 2024 15:19

    Olmazsa olmazımız; kuvvetler ayrılığı, kuvvetler ayrılığı.

    Yanıtla (0) (1)
  • Çılgın Türk / 02 Haziran 2024 15:04

    100 yıllık cumhuriyetin genel sorunu iktidar sahiplerinin kendini dev aynasında görmesidir ülkenin toplumun değil kendilerinin fikirlerini öne cikarmasi ve uygulamasidir çünkü maliyeti toplum ödüyor örn.nas var nas solcular(hangi solcu)kötüdür kafirdir namaz kılan Müslümandır abd ab iyidir veya kötüdür vs.

    Yanıtla (3) (1)
  • Dokuzuncu Köy / 02 Haziran 2024 14:19

    Sayın yazar, 1961 Anayasası ile getirilen yargı bağımsızlığına itiraz ediyorsanız yapacağınız tek şey şimdiki yargı vesayetini de övgü yapıyorsunuz demektir.

    Yanıtla (6) (4)
  • Dokuzuncu köy / 02 Haziran 2024 14:41

    Sayın Yazar "kuvvetler ayrılığını, yargının bağımsız ve tarafsız olmasını, evrensel hukukun düzeyinde hak ve hürriyetleri gerçekleştirerek “muasır medeniyet”e ulaşabilir, başka yol yok." demişsiniz %100 katılıyorum ancak rahmetli Süleyman Demirel'in bu 19961 anayası bize bir gömlek bol geliyor demesi ve her alanda vesayeti tek elde toplamış olan Erdoğan ile mi muasır medeniyet'e ulaşabilir miyiz sizce ?

    Yanıtla (0) (0)
  • HAKPEREST / 02 Haziran 2024 14:48

    Şimdiki yargı, 61'in yargısının tıpkısının aynısıdır. fılle perinçekin yargısıdır hatta da beter bir yargı, yani sadece sebataycı yargı olmayıp, ilaveten rom ı fılle yargısıdır. Hukuka en büyük düşman yargısıdır.

    Yanıtla (0) (1)
  • ido / 02 Haziran 2024 14:46

    Hasta belli ,
    Hastalık belli ,
    çözüm belli
    Milli görüş,
    başka çıkar yolu yok ya olacak ya böyle sürüneceğiz .
    Dış borç, faiz , dışa bağımlılık ......

    Yanıtla (1) (6)
  • ido / 02 Haziran 2024 14:41

    1958 krizi
    1930-1945 döneminde (1938 hariç) fazla veren dış ticaret dengesi bu dönemde önemli ölçüde bozulmuştur. 1950-1960 yılları arasında, özel sermaye, öncelikle büyük ticaret ve tarım burjuvazisinin elinde birikmeye başladı. Liberalizasyon politikası sonucu ithalatın sürekli artması ve ihracat gelirlerindeki yetersizlik dış ticaret açıklarına sebep olmuş ve dış borçlar sürekli artmıştır.
    Bu günde aynı gibi.

    Yanıtla (1) (0)
  • Adem88 / 02 Haziran 2024 14:06

    Yargıtay Onursal Başkanı " Türkiye de verilen yargı kararlarının % 99 ' u geçersiz " şeklinde bir açıklaması var. Akp 22 yıl önce bir dava uğruna gömlek değiştirerek yola çıktı. Hukuk açısından getirdiği noktayı yukarıdaki ifade net açıklıyor.

    Yanıtla (2) (1)
  • Cahil Bir Okur / 02 Haziran 2024 13:48

    Bilge Adam, bir gün burada, Alparslan Türkeş 27 Mayıs 1960 ihtilalini neden yapma gereği duymuştur. Bu konuda detaylı bir makale yazarsanız çok sevinirim....Selam ve saygılar...

    Yanıtla (1) (2)
  • Tsli / 02 Haziran 2024 13:40

    Bencede sıradaki ilk secimlerde birçok partiden en basta millet AKP den tasarruf edecek. Bu kadar partiye gerek yok diyecek.

    Yanıtla (2) (2)
  • Karar / 02 Haziran 2024 13:35

    ABD de farklı değil...Trump’la yaşadıklarını basına satmaya kalkışan porno yıldızı Stormy Daniels’la ilgili sus payı davası kararı ile ilgili; Trump’ın masum olup olmamasıyla ilgilenmediğini söyleyen taraftarı: Trump’ın masum olduğunu biz de elbette düşünmüyoruz ama masum olup olmaması bizim için hiç önemli değil ki..

    Yanıtla (0) (1)
  • serçe / 02 Haziran 2024 13:29

    Menderesin idamından 9 yıl geçmiştir. 1969 yılında Demirel iktidardadır. 6 filo İstanbul'a gelecektir. Solcular Atatürkçüler işçi örgütleri ABD gemisini protesto yürüyüşü düzenler. 16 şubat günü sağcılar İslamcılar milliyetçilerde örgütlenir . ABD yi protesto eden göstericilere saldırılar.
    Nedense Menderesi astırdığını iddia ettikleri ABD yi savunuyorlardı. Demirel kendisini devirecek ABD ye nedense tavır almıyordu.
    İşin tuhaf yanı milliyetçi menderesin Rus yanlısı olabileceğinin sanılması.

    Yanıtla (3) (6)
  • tavşan. / 02 Haziran 2024 00:15

    Darbeleri ABD yaptırdı ise bir şehir efsanesidir. CİA başkanı bizim çocuklar yapmış dedikodusundan başka bir belge ortaya konmamış.
    Menderes ve Demirel ikisi de ABD yanlısı NATO cu batı sistemini savunan liderlerdi. ABD neden devirsin.

    Yanıtla (10) (16)
  • Serçe / 02 Haziran 2024 00:31

    Türkiye 1958 yılındaki krizden 100 milyon dolar İMF NİN 50 milyon dolarda ABD nin kredi vermesi ile çıkabilmişti. Borçlarda 1971 yılına kadar taksite bağlanmıştı. Toplam borcumuz sa 225 milyon dolardı. Menderes Amerika'dan ayrılacak ve Rusya'ya gidecek diyenler var. Neden gidecek sorusuna cevap yok. ABD ile aramızda ne oldu da gidecekti.
    Ezberden dedi kodu yapınca her şey mümkün tabi.

    Yanıtla (4) (13)
  • Karar Okuru / 02 Haziran 2024 09:59

    Denize düşen yılana borca düşen tefeciye sarılır. Ne yılan ne de tefeci dostumuz değildir. Yılan fırsatını bulduğunda sokar, tefeci alacağını faiziyle tahsil eder. ABD yeni dünya düzenini borçlandırma üzerine kurdu, borç verir, faiziyle tahsil eder.

    Yanıtla (2) (2)
  • Takipci / 02 Haziran 2024 10:24

    ABD turkiyede buyuk sanayi yatirimlarina karsi cikiyormus, bu nedenle rahmetli Menderes Rusyaya yonelmis. Ayni durum rahmetli Demirel doneminde de yasanmis, o da buyuk sanayi yatirimlarini Rusyaya yaptirmis. Ornek: Iskenderun demir celik, Seydisehir Aliminyum, vs....

    Yanıtla (3) (0)
  • mert / 02 Haziran 2024 10:43

    Denize düşme yılana sarılma. Suç denize düşende mi kurtaran da mı. Üstelik her on yıl da bir düşen de mi.

    Yanıtla (2) (0)
  • Karar Okuru / 02 Haziran 2024 09:56

    Güneş tutulduğunda gölgeyi oluşturanın Güneş ile aramıza giren Ay olduğunu bilimsel birikimlere dayanarak biliriz. Çocuklar bile bilir !!! ABD'nin çeşitli ülkelerde ihtiyacına göre darbe yaptırdığını da birikimlerimize dayanarak biliriz, çocuklar bile bilir.

    Yanıtla (1) (1)
  • mert / 02 Haziran 2024 10:42

    Birikimlerinize dayanarak neden menderesi devirttiğini açıklarsanız seviniriz KARAR OKURU. Bizde aydınlanmış olalım.

    Yanıtla (1) (2)
  • Gerçek / 02 Haziran 2024 11:40

    Yağmurun altında şemsiyesiz yürürsek ıslanırız. Islanmamızın, ıslanıp hasta olmamızın sebebi şemsiyesiz yürüyen biz miyiz, yoksa yağmurun yağması mı? Kabahati yağmura bulunlarla, her şeyi ABD’ye bağlayanlar aynı kafa yapısına sahip. Bu kafa yapısı oldum bittim Türk Milletine büyük acılar yaşatmıştır.

    Yanıtla (2) (1)
  • Karar Okuru / 02 Haziran 2024 11:54

    1959 yılındaSağlık Bakanı Lütfi Kırdar bir heyetle Moskova’yı ziyaret etti. Bu ziyaret Moskova ile ilişkilerin başlangıcıdır.Fatih Rüştü Zorlu 9 Ocak 1960’ta TBMM’nde yaptığı konuşmada Moskova ile ilişkilerinin kurulmasından ve bu yöndeki kararlarının hükümete ait olduğunu vurgulamıştır, daha sonra Menderes ve Kruşçev arasında karşılıklı ziyaretler gerçekleşmiştir,Netice;Türk-Sovyet yakınlaşması ve Türkiye'nin Ortadoğu'da (Suriye)nüfuz kazanma çabaları ABD'nin hoşuna gitmedi.

    Yanıtla (1) (1)
  • Karar Okuru / 02 Haziran 2024 12:04

    Herşey ABD'ye bağlı değil ama ABD çomarları öyle sanıyor!!!
    Narsistik bir arıza bu. ABD yandaşlarının kompleksleri, bazı süfli Tanzimat aydınlarının devamcıları. Dertlerimiz gerçekti o zamanlar, derdimiz sermaye, yetişmiş teknik eleman ve teknolojik bilgi birikimi eksikliğiydi.

    Yanıtla (0) (0)
  • Merkez / 02 Haziran 2024 11:47

    Biraz kitap okursan, darbede ABD’nin rolünü anlarsın. Afaki bilgilerle konuşursan, boş konuşmuş olursun tavşan efendi. Biraz kitap oku, ufkun açılsın.

    Yanıtla (2) (0)
  • Adsız / 02 Haziran 2024 12:43

    Sayın Tavşan, abd,turkiye ile bir takım taahhüt ler içeren stratejik anlaşmayı İnönü ile imzaladı. Menderes bu taahhüt leri yerine getirmesini ABD den istedi ABD yanaşma dı.Menderes Rusyadan randevu aldı. Randevuya üç gün kala ABD TSK.daki köpeklerine darbe yaptırdı.

    Yanıtla (1) (2)
  • karar okuru / 02 Haziran 2024 13:26

    Darbe "Hadi şimdi darbe yapın!" demekle yapılacak iş değildir. Silahlı kuvvetler ve bir kısım bürokrasi DP iktidarından hoşnutsuzdu. Ekonomik tıkanıklıklar nedeniyle yaşam standartları gerilemiş; orduyu yedek subaylarla idare edeceğini söylediği, üniversite hocalarına kara cübbeliler dediği iddia edilen bir iktidar tarafından aşağılanmış; siyasi tıkanıklıklar, kısıtlanan özgürlükler de darbenin tuzu biberi olmuştu. Darbe meşru muydu? Hayır! İktidar darbeye giden yola taş döşemiş miydi? Evet!

    Yanıtla (0) (0)
  • Karar / 02 Haziran 2024 13:10

    Ülkelerin gerçek gücü teknoloji ve üretim seviyesinden; halkın mutluluk endeksindeki yerinden bellidir.Olimpiyat düzenlemek, turist çekmek, göçmen sığınağı olmak, başka ülkelere arabulucuk vs ülkeden ziyade merkezi veya yerel siyasetçilerin kişisel imajlarına hizmet eder

    Yanıtla (4) (0)
  • Merkez / 02 Haziran 2024 10:05

    “Darbe ortamına sebebiyet veren politikacıların karşılıklı hataları” diye yazmışsınız sayın Akyol. Bu cümle darbecileri meşrulaştırır. Hiçbir şey darbe ortamının sebebi değildir. Hele ki 27 Mayıs gayrı meşru darbelerin dik alasıdır.

    Yanıtla (8) (15)
  • Merkez / 02 Haziran 2024 11:49

    Ne çok darbe sever varmış.

    Yanıtla (2) (6)
  • Sadi / 02 Haziran 2024 12:45

    İnsanlarn 20 temmuz sivil darbesinin önceki askeri darbelere rahmet okutmasi sonucu olmasın bu dislike atma

    Yanıtla (1) (2)
  • EbuAhmet / 02 Haziran 2024 12:42

    Cumhurbaşkanından açık talebimdir:Madem tutturdunuz anayasa diye, o zaman çıkın karşımıza (darbe ruhu,vesayet,sivil anayasa gibi)muğlak kavramları kullanmadan anayasanın hangi maddelerini değiştirmek istediğinizi bu millete açıklayın, varmisiniz bunu yapmaya?Hiç sanmam şahsen...

    Yanıtla (2) (1)
  • Ali / 02 Haziran 2024 12:36

    Sıtkı Ulay bu histerik/ meczup devrimci davayı nerden almıştı? Kemalizm amentüsünden. Bu amentü 5816 da saklı duruyor.

    Yanıtla (0) (0)
  • Rıza Üsküdar / 02 Haziran 2024 06:19

    Düşünün anayasanın hangi maddesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “halkın taleplerinin farkındayız, günü geldiğinde gereken adımları atacağız” açıklamasına dayanak olabilir? Dikkat buyurun “günü geldiğinde?” günü ne zaman gelecek? Bu sorunun cevabı yok, anayasaya uymak gibi bir dertleri olmayanların, yeni anayasa arayışına neden girdikleri sorusunun cevabı da yok, ya da var/yok. Halkın gündemini unutursun yeter, “günü geldiğinde” söylemi de bunun bir başka izahı değil mi?

    Yanıtla (4) (2)
  • Okur / 02 Haziran 2024 11:49

    Günü söyleyeyim. Sayın reis hazretleri ne zaman rüya görürse

    Yanıtla (0) (1)
  • Rıza Üsküdar / 02 Haziran 2024 12:25

    Değerli Okur, Reis hazretleri her gün rüya görüyor, dahası yıllardır rüyasında gördüklerini anlatıyor, “günü geldiğinde” deyişi, beşeri hayatta değil, bildikleriyle mezara gitme kararı aldığı gibi, öbür dünyada. Ve bu adımı, kendisi değil Allah atacak, herkesi, hem kendi kendisiyle, hem de birbiriyle yüzleştirecek. “Dünya hayatı, bir oyun ve eğlenceden ibarettir, bir gün yapıp ettiklerinizle döndürüleceksiniz” diyen Allah’ın vaat ettiği gün. Gün, bugün, gerisi, bir oyun ve eğlenceden ibaret.

    Yanıtla (0) (1)
  • Tsli / 02 Haziran 2024 12:22

    Bir sonraki seferde millet AKP den tasarruf edecek insaallah.M. Şimşek çerez çiçek anahtarlik, ajansdA çay kahve parasindan tasarruf edecek mis.ey şimşek badini kaldır etrafına iyi bak. Milleti kandirdik saniyonuz.

    Yanıtla (0) (0)
  • Bay Kamil / 02 Haziran 2024 12:19

    Otokrasi sadece üniformalılar tarafından uygulanmaz, seçimle gelinen, Kurumsallığın, denge-denetlemenin olmadığı ülkelerde otokrasi olabilir. Her ikisine de karşıyız.

    Yanıtla (1) (0)
  • Yorumsuz / 02 Haziran 2024 01:28

    M.Kemal: '' Devrimin kanunu (anayasa dahil) mevcut kanunlardan üstündür''

    Yanıtla (1) (9)
  • Okur / 02 Haziran 2024 12:12

    1925-1926 da çok sayıda milletvekili iftiraya uğrayarak, anayasa çiğnenerek tutuklandılar; Cumhuriyet tarihindeki ilk darbedir.Ohal koşullarının manipule edilmesiyle demokrasi, çok partili hayat, meclis denetimi yok edilerek diktatörlük kurulması amaçlı; Reictag yangını kararnamesi veya Takriri sukun kanunu vb leri kullanılmıştır.

    Yanıtla (3) (5)
  • Gerçek / 02 Haziran 2024 11:58

    Bu millet bütün başına gelen her belanın sorumlusunun beni yönetsin diye başına getirdiği siyasiler olduğunu anladığında; bunu yapanları oylarıyla defettiğinde ortada ne darbe kalacaktır, ne de yüzde 120 enflasyon. Ne sokak köpeği sorunu kalacaktır, ne de fakirlik, ne de işsizlik, ne de kadın cinayetleri…..

    Yanıtla (1) (1)
  • Karar okuru / 02 Haziran 2024 11:57

    Ali Fuat Başgil'in yıllar önce okuduğum hatıratı geçen hafta gözüme çarptı ve tekrar okuma ihtiyacı duydum ve kitabı dün (1.6..24) bitirdim. Taha Bey de sanırım o hatırattan bire bir yararlanmış. Hatırat, vatanı sevme ve koruyup kolladıklarını sanan ditatörlerin, vatana ve millete nasıl kötülük yaptıklarının belgesi mahiyetinde.

    Yanıtla (5) (0)
  • Emekli06 / 02 Haziran 2024 11:50

    Türkiye; hukukun “devrim”den de “dava”dan da üstün olduğunu idrak ederek, kuvvetler ayrılığını, yargının bağımsız ve tarafsız olmasını, evrensel hukukun düzeyinde hak ve hürriyetleri gerçekleştirerek “muasır medeniyet”e ulaşabilir, başka yol yok.
    Yazının özeti. Anlayana...

    Yanıtla (4) (0)
  • Demirci / 02 Haziran 2024 11:48

    Darbe nedir
    Tanımının tam olarak yapılması gerekiyor.
    Bu kavram günümüzde çok farklı durumlar için çok kolay bir şekilde kullanılıyor.

    Yanıtla (0) (0)
  • karar okuru / 02 Haziran 2024 08:49

    Askerin siyasetteki vesayeti Türkiye'nin AB yolunda mesafe kat etmesi ile birlikte Org. İlker Başbuğ'un genelkurmay başkanlığı döneminde sona ermişti. Bir kısım insan bunu göremedi. Bir kısmının da görmezden gelmek işlerine geldi.

    Yanıtla (4) (0)
  • Okur / 02 Haziran 2024 11:48

    Ab ile yolculuğun sona ermesini onurlu bir Türk subayına bağlamanız tek kelime ile cehalet.. cehalet değilse de art niyet..

    Yanıtla (0) (3)
  • Gerçek / 02 Haziran 2024 11:20

    Bu milletin talihsizliği başına getirdiği siyasilerin, aydınların kendi suçlarını zinhar kabul etmemeleri ve her şeyi ABD’ye, dış güçlere yüklemeleridir. Şu zihin yapısındaki büyük çelişkiye bakar mısınız; Türkiye’de ABD’nin onay vermediği parti iktidara gelemez. Türkiye’de bütün darbeleri ABD yaptırmıştır. Hem onay veriyor, hem ona karşı darbe yaptırıyor. Hadi hep birlikte gülelim.

    Yanıtla (4) (2)
  • Cut / 02 Haziran 2024 11:32

    Ingiltereyi unutmuşsun yarı-gercek.

    Yanıtla (1) (0)
  • HAYRETI MUCIP / 02 Haziran 2024 10:48

    Askerin yönetime müdahale etmesi bize taa Osmanlıdan , Yeniçeri ocağının tavrından miras kalmıştır , cumhuriyeti kuranlar da asker olduğu için devleti koruyup kollama ihtiyacı duymuşlardır. Meselenin bir de tabii ki siyasi boyutu var ; bizim siyaset de taa başından beri bir türlü şahsiyetini bulamamış, ülkeyi hep kötü yönetmiş , askere hep çanak tutmuştur!
    Ve nihayet bu gün askeri vesayetten kurtulduk ama siyasi vesayete ve tek adama teslim olduk .
    Yani ifrattan tefrite savrulduk !

    Yanıtla (7) (0)
  • Cut / 02 Haziran 2024 10:16

    Cihan Harbinde 7 cephede kiminle savaştik..Istiklal Marsında bahsedilen Muasir Medeniyet bu degilmiydi..Bu Rahmetli Teoman Durali nin adini koydugu Ingiliz- Yahudi Medenietiydi.Ingiliz bize serefli bir maglubiyet icin Yuan galibiyetini ikram etti.Yuzyıl ovunduk durduk,Ingilizi Yahudiyi unuttuk.Hatta onlar gibi olmak icin kiyafetimizi,dilimizi yazimizi feda ettik.Az kalsin dinimizden bile vazgececektik.Sonunda elde var sıfir.Yiğinlarca sorun.Cozum oneriniz daha fazla Bati.Herhalde gozunuz Dinimiz

    Yanıtla (3) (0)
  • Ellezoğlu / 02 Haziran 2024 10:10

    Taha Bey, çok güzel bir yazı tebrik ediyorum. Son birkaç yazınızı okudukça eski Taha bey geri geliyor galiba duygusuna kapılıyorum. İnşallah öyledir. Saygılar

    Yanıtla (3) (3)
  • Okur / 02 Haziran 2024 09:57

    Ülkenin ekseri yurttaşı maalesef entelektüel olarak birikim sahibi değil. Gelen hep gideni arattı. Rahmetli babam demireli mumla arayacaksın derdi. Adama rahmet okuttu şimdikiler.. bu toprakların DNA sı demokrasi, güçler ayrılığı vb gelişmişlik düzeyine uygun olmadı hiç bir zaman.. kul olmak çoğu için bir erdem olarak görünmekte. Bunun tezahürü şimdiki başçalan dır…

    Yanıtla (0) (0)
  • İstanbullu bir okur / 02 Haziran 2024 03:36

    Evet ve öyle kuvvetli bir evet ki Sn.Üstad;bu son parağrafa.Buradaki evetler de yetmez sanki meramımı anlatma gücüme.Bu ülke nereden,nerelere getirildi,geldi.Akp.neyle yola çıktı,ne durumda,insanın aklı hafsalası almıyor.Karar tv.nin "Bi karar ver"proğramında Sn.Ağıralioğlu'nu izledim.Ümit ederim görüşmelerini son kurulmuş birkaç parti ve kendi kadrolarıyla biraraya getirip,bir ümit verirler.Misal Deva,Gelecek,Saadet ve daha bilmem olurmu!Zor olabilir!Ama nefslerden feda etmeden de olmaz.Syglr.

    Yanıtla (1) (3)
  • Karar okur / 02 Haziran 2024 09:52

    90 tane parti varken işimiz Ağırali ye kaldıysa Bay halimize,

    Yanıtla (4) (1)
  • tavşan. / 02 Haziran 2024 00:19

    Uzun yıllardır Türk insanı paramız neden değer kaybediyor sorusuna bir cevap bulamamış. İslam dinarı Müslüman parası veya altın karşılığında para basılması gibi absürt öneriler sunulmuş.
    Euro Dolar Yen sterlin frank neden değerli neden dünyaca isteniyor diye değerlendirilmemiş.
    Ülkeler istikrarlı cari açık vermeyen ekonomisinden fazla para basmıyorsa paraları değer kaybetmiyor.
    Bizimki neden kaybediyor gayet açık.
    Başka isimle para basılması bir şeyi değiştirmez

    Yanıtla (6) (5)
  • Okur / 02 Haziran 2024 01:42

    Bu ekonomi anlayışı ile Türkiye euro bölgesine dahil olsaydı neler olurdu?

    Yanıtla (1) (0)
  • Murat / 02 Haziran 2024 02:10

    Öncelikle, üretim olacak, onu için önce teknik bilimlerde eğitim seviyen yeterli olacak, oda sana yeni beyin takımın üretecek, oda sana üretim yapacak.
    Okullarda başarılı sınıflar aslında iyi öğrencilerin bir birini gazlaması ile oluşur.
    Ülke ilişkileri de öyledir, "körle yatan şaşı kalkar."

    Yanıtla (2) (0)
  • Karar okuru / 02 Haziran 2024 09:06

    Para ve ekonominin değeri bir toplumu oluşturan bireylerin değeri ile paraleldir. İnsan sermayesi zayıf ülkeler denetim ve kontrol mekanizmalarını tahrip eder, Popülizme kapılıp savrulursa sonuç yıkım olur, hep de öyle olmuştur. Türkiye de o yoldadır.

    Yanıtla (5) (0)
  • Cemal bey / 02 Haziran 2024 09:49

    İslam dinarı da halifelik gibi, siyasal islamcılar için. İlk dört Halife’sinden üçü öldürülmüş, tarih boyunca birleştirici bir gücü olmamış bir yapıyı örnek vermeye çalışıyorlar. Düşünün ki biz gidip Halife’nin ülkesine sefer düzenleyip halifeliği alıyoruz.

    Yanıtla (4) (2)
  • Karar Okuru / 02 Haziran 2024 09:51

    tavşan ve serçe isimli yorumcular yine ilgisiz yorumlara geri döndüler , sayın editörün dikkatine sunarım.

    Yanıtla (0) (1)
  • Cut / 02 Haziran 2024 09:49

    Atatürk ün devrinden gram ilerleyememissiniz.Muasır Medeniyet deyip duruyorsunuz.Zihinleriniz körlestigi icin otesini goremiyor belki bilincli olarak gormek ve gostermek istemiyorsunuz Muasir medeniyet somurgecilik,kan ve gòzyaşı uzerine kurulmuş ve miadi da coktan dolmustur.Batı talan ettigi diyarlarda aldiklarını geri verse her bir ferdi cıscıbil ortada kalir.Ellerinde ustunluk gibi gorunen bir tek Teknoloji var.Onda da geri kalmayalım diye yeni dunya savası cikaracaklar.

    Yanıtla (1) (2)
  • The end / 02 Haziran 2024 09:38

    Savrula savrula gidiyoruz. Urtar dediklerimiz Sarildiklarimiz hep suistimal ve istismar etti .Asker ve onun siyasete karışma isteği,sağ sorunlu sol sorunlu, dini referans edenler hepten sorunlu.nasil kurtulacak bu ülke.ne olacak bu hal

    Yanıtla (1) (0)
  • M.NURI GOREN / 02 Haziran 2024 09:36

    ‘’Devrim”in hukuktan üstün sayılması; köylü ağırlıklı toplumlarda genel olarak görülen bir tür “Baas” özentileriydi’’ yazıyorsunuz ya Talha Bey,bence köylünün hiç bir suçu yok.Bizde sorun iktidar yalakası okumuş-yazmış kesimde oldu hep.28 Şubat sürecinde,12 Mart ortamında ve tabii ki daha önce 27 Mayıs’a destek verenlerde hep okumuş yazmış kesim öndeydi.Köylü ise,çoğunlukla alternatif politikacıları destekledi..Okumuş yazmışlarmış hep kazanan tarafın destekçisi olmaya devam ediyor.

    Yanıtla (2) (0)
  • Fani / 02 Haziran 2024 09:18

    Medeniyet ahlak ve merhamet olmayınca ne işe yarar zalimlikten başka. Hukuk adalet ve güven olmadıkça, demokrasi, özgürlük kime hizmet ediyor neye hizmet görüyoruz.

    Yanıtla (3) (0)
  • Kahramanmaraşlı / 02 Haziran 2024 09:09

    Bilinçli toplum, sorgulayan, gerektiğinde bedel ödemeye hazır bir toplum olmadığı müddetçe demokratik bilinç yükselmediği müddetçe ülkeye tam manasıyla demokrasi gelmez.

    Yanıtla (5) (0)
  • Ok / 02 Haziran 2024 00:56

    Erdoğan da askeri vesayet bitiren liderdir. Ak parti iktidarına kadar laiklik tehdit altında, başörtülü kişiler kamuda çalışamaz vb. olaylar tarih olduysa Erdoğan sayesindedir. Şaka değil 20 sene önce ülkeyi askerler yönetirdi. Görmek lazım sayın Akyol.

    Yanıtla (9) (28)
  • Okur / 02 Haziran 2024 01:37

    Kendi vesayetini oluşturan liderimiz oldu. Eskiden bir general emekli oldumu bir holdingin yönetim kuruluna girer huzur hakkını alırdı. Şimdi öyle değil:)

    Yanıtla (7) (2)
  • Umut / 02 Haziran 2024 02:39

    Maalesef asker bu ülkede dengeymis. Ama maalesef... Askeri vesayet bitti şimdi de sivil vesayet yaşıyoruz. Koca memleket bir adamın iki dudağı arasında. Ağa da, paşa da,hakim de kendisi...ama vakit doldu artık inşaallah tez zamanda gidecek. Ülkeyi soktuğu durumun ds elbet hesabi sorula.....

    Yanıtla (6) (4)
  • Ejder / 02 Haziran 2024 23:07

    Dinimizi ve dünyamızı berbat eden bu adamlara mutlaka hesap sorulmalıdır.

    Yanıtla (0) (0)
  • Karar Okuru / 02 Haziran 2024 08:46

    Vesayet bitirenler kendilerini millete vasi tayin ederek 28 şubatlarda başörtüsüne destek eylemlerinin başını çekenleri şimdilerde hapislerde tutmaktalar. Fehmi Koru'nun bu konudaki, bugünkü Hüda Kaya yazısı ibretliktir.

    Yanıtla (1) (3)
  • The end / 02 Haziran 2024 08:18

    Erdogan konusmasinda. Milletin verdiği mesajı aldık değerlendireceğiz demiş. Hala milletini anlamamış.degerlendirecekmis.bekliyoruz, iktidarardan düşmeden önce olurmu.gorcez. bence yarını beklememeli birakmali çünkü milletin zamanı yok.

    Yanıtla (2) (2)
  • Reyhan toremen / 02 Haziran 2024 06:49

    Askeri vesayet altında yıllar gitti.Sivil vesayet ile de yıllar gidiyor.Kolay gelsin Türkiyem.

    Yanıtla (3) (1)
  • Rıza Üsküdar / 02 Haziran 2024 06:18

    Yazının son cümlesi yeter de artar bile yıllardır neyi, nasıl yaşadığımızı anlamak için. Hukuk, her daim ayaklar altında, devrim, dava ise, güç peşinde koşanların samimiyetsiz palavraları. Bir de anayasa meselesi var, geçmişten bugüne, uymayacağın anayasaya ne gerek var? Anayasalar, yasalar halk uysun diye var, anayasa yapanların, yaptıkları anayasaya uydukları ne zaman görülmüştür! Yine gündemde; ama bu kez halk uysun diye değil, yeni anayasa arayışları, halkın gündemini unutturmak için...

    Yanıtla (1) (0)
  • Okur / 02 Haziran 2024 06:13

    Güzel yazı

    Yanıtla (0) (0)
  • Menderes / 02 Haziran 2024 05:55

    27 Mayıslardan ibret alınsaydı? Darbeler ihtilaller 15 Temmuzlar hiç olurmuydu. Devletin sistemi ile Milletimizin DNA'sı uyuşmuyor. Sistem Siyonist!

    Yanıtla (0) (0)
  • Ramazan KICIR / 02 Haziran 2024 05:49

    1950'leri, 1960'ları yaşamış pek çok kişiden duydum, 2010-2024 yılları arasından farkı yokmuş. Aynı antidemokratik, hukuksuzluk ve talan ve din sömürüsünü yaşamış toplum.

    Yanıtla (4) (3)
  • İstanbullu bir okur / 02 Haziran 2024 04:03

    Ümit ederim bu yazıyı aklı selim haline gelmelerini arzu ettigimiz,ben dahil tüm 27 Mayıs hayranları,ki başta Sn.S.Batum ve onu hayranlıkla tv.ekranlarından izleyenler iyi okur.Ve artık o vari zihniyetlere geçit vermez,ki Sn.Batum birde Anayasa prof.'u degilmi,kağıttan kaptanlara ümit bağlamıştı.Hukuk,adalet ve liyakatten başka yolu yoktur bu Ülkenin.Yeter artıkı yeniden birdaha,bu üçlü ilkeyi baştacı edip,kim ne ve ne kadar yetenekli olursa olsun,tek adam demeden,hep birlikte,farklıda,birlik.Sy

    Yanıtla (0) (1)
  • Etem / 02 Haziran 2024 03:07

    Asker ülke idare edilemez hale geldiğinde müdahale etmiş ve kısa bir süre sonra kışlasına çekilmiştir. Onun bu bana oy kaybı verir mi vermez mi diye bir sorunu yoktur. O her şeyi oy hesabına göre yapan sivil siyasetçilerin sorunudur. Ecevit bile bilmem kaç tane imam hatip açmakla övünmüştür. Dini siyasete alet eden partiler kapatılmalıdır. Bu anti demokratik değil demokrasinin yaşaması için gereklidir.

    Yanıtla (5) (2)
  • karar okuru / 02 Haziran 2024 01:38

    Paylaşım kavgalarının bitemediği bir memlekette hukuk olmaz. guguk olur. Almanya'ya işçi göçü olmasa, gecekondulaşmaya izin verilmese, Türkiye'de iç savaş çıkardı. toplum kesimleri yağmaya ortak edildiği için ses çıkarmadılar. iyide oldu tabi. yoksa hukuk mukuk kimin umurunda.

    Yanıtla (4) (1)
  • Etem / 02 Haziran 2024 01:35

    Sayın Akyol bir muhafazakar olarak elbette olaya kendi açısından bakıyor. Menderes’in kendisi demokratik yoldan çıkmıştı. Darbe olmasaydı Menderes’in vesayeti katlanarak sürecekti. Darbe liberallerin ve solun önünü açtı. Bu hem sağ kesim hem de ABD tarafından hoşnutsuzlukla karşılandı. Nitekim 12 Mart darbesi ile Türk halkına bol gelen 61 anayasası daraltılarak bir çok demokratik haklar geri alındı.

    Yanıtla (11) (5)
  • Başgil’in Hatıraları, Boğaziçi Yayınları, 1990, / 02 Haziran 2024 01:00

    Cemal Tural“Sizi susturmayı pek alâ biliriz.” demiş. Hoca cevaben: "Hepimiz aynı geminin mensuplarıyız. Gemi batarsa hepimiz batarız. Gemi selâmet sahiline ulaşırsa, birlikte kurtulacağız. Fakat bütün mesele, selâmet sahilini bulabilmekte ve hayırlı iskeleye yanaşmaktadır. İşte ben bu iskeleyi arıyorum.” deyince, Cemal Tural: "Fakat bu gemi Beşiktaş veya köprü iskelesine değil, bizim istediğimiz, meselâ, Üsküdar iskelesine yanaşacaktır. Biz böyle istiyoruz.” cevabını verir. (Ali Fuat Başgil’in H

    Yanıtla (3) (0)
  • Başgil’in Hatıraları, Boğaziçi Yayınları, 1990, / 02 Haziran 2024 01:33

    (Kendisini sorgulayan General Cemal Tural (sonra Genelkurmay Başkanı olacaktır),Hoca bu cevap karşısında yıkılır...Hatıralarından:
    “Ya Rabbi! Biz niçin birbirimize bu kadar hor bakıyor, vatandaş sevgisiyle muamele edemiyoruz? Niçin karşımızdakinin de hürmete lâyık insan olduğunu kabul etmiyoruz? Kendimizden başkasına niçin yabancı bir devlet casusu gözü ve şüphesi ile bakıyoruz?"

    Yanıtla (7) (1)
  • Abbas / 02 Haziran 2024 00:52

    Özer Çiller vefat etmiş. Faturaları Tansu ya kesmeye başlamıştır. Yakında Ağırdan ağıra Memet de gelir. Tansu Memet Özer mansuplaşırlar. Dünya kısa kaçış yok. Bir Nizamı mülk gibi yıllar yüzyıllar geçti bir devlet adamı çıkartamadık. Arkadaşı Büyük Selçuklu Sultanı Melikşaha diyor ki devletten maaş olarak bir kuruş almam. Kabul edersen o zaman vezir olurum. İşte bazıları tarihe nizam diye yazılır. Bazıları da hırsız diye yazılır.

    Yanıtla (8) (2)
  • Okur / 02 Haziran 2024 00:49

    Türkiye son 7 yıldır tüketimle büyüyormuş. Dünyada kendi kendine kazık atan başka bir millet yoktur. Tüketimle büyüme diye bir iktisat teorisi yok, Enf oranınız yanlış ise ki uzun zamandır yanlıştır. Faiz, kur, milli gelir hesaplarınız yanlıştır.Tüketimle değil borçlanarak büyünür, şeytanlık o ki, borçlanarak büyüme hesabında ödenen faiz düşülür, adına tüketim artışı dendiğinde düşülmez.Sonuç bilimi tahrif ederek deve dikeni yemeğe devam! Soru:Tüketimle büyüyen bir ekonomide enflasyon düşer mi?

    Yanıtla (8) (1)
  • Karar okuru / 02 Haziran 2024 00:45

    örnek ve ibret alınması gereken tarihi olayları yeni nesillere anımsatan değerli bir yazı olmuş. teşekkürler Hocam.

    Yanıtla (1) (2)
  • tavşan. / 02 Haziran 2024 00:13

    Türkiye'de ki askeri darbelerin nedeni ekonomik zorluklar ve döviz yokluğu oldu.
    1950 yılında iktidara gelen DP büyük bir refah yarattı. Büyük farkla ikinci seçimi de kazandı ama 1958 yılında Türkiye konkordato ilan etmek zorunda kaldı. Çünkü sağlanan refah dışardan alınan borçla sağlanmıştı.
    Aynı yıl paramız yüzde 220 değer kaybetti.
    Ekonomik kriz diğer sorunları tetikledi.

    Yanıtla (6) (3)
  • E. Degas / 02 Haziran 2024 00:09

    Turkiye'nin muassir medeniyet seviyesine ulasmasi,,
    Insan haklarina saygi
    Biçagi eline alan zirtolarin kadin,genç,yasli dogramasinin son buldugu zaman.
    Askerin siyasetteki vesayetinin kalkmasi, gelecek nesillerin daha rahat hareket etmesini saglar fakat siyasiler de simdilerde öyle satolar inşa ediyorki, tam da kravatli afgan şark kurnazi örnegi.

    Yanıtla (4) (3)